DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
STERLIN 40,6534 % 0.01
FRANG 35,7427 % 0.57
ALTIN 2.393,53 % -0,14
BITCOIN 63.000,08 6.125

Özgürlük Mü, Yeni Hegemonya Mı?

Ana bileşenlerinden biri sosyal medya olan ‘YENİ MEDYA’ üzerinden, bizlerin haberdar olmadığı bir oyun oynanmaktadır. Bu oyunun şu anki adı, DÜNYAYI YÖNETMEKTE ve KONTROL ETMEKTE olan Kapitalizmdir.

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Özgürlük Mü, Yeni Hegemonya Mı?

Bu yönetimi daha sağlam bir şekilde gerçekleştirebilmek için DÖNEMSEL olarak oyunun içine YENİ OYUNCAKLAR sunan SİSTEM, bugün gerçek ve sanal arasındaki köprü olan YENİ MEDYA yı ve onun DOKUNMATİK OYUNCAKLARI nı devreye sokmuştur.

Kişinin karşılıklı iletişim kurmasından öte, aslında kendini ifade etme ve hatta toplumda yerini belirleme elemanı haline dönüşen YENİ MEDYA, iletişimin ANA ARACI haline gelmiştir. Bu bağlamda, DİJİTAL TOPLUMA GEÇİŞ sürecinde teknik ve teknoloji kavramları ışığında, BİREYİN BİYOLOJİK DÜNYASI tekniyuma(1) dönüşmüş haldedir.

Kapitalizmin kaynağı olan bilgiyle birlikte DİJİTAL TOPLUM da biçimlen(diril)mekte, HOMOJEN BİR YAPIYA DÖNÜŞMEKTEDİR. Bu dönüşüm sürecinde ise teknik ve teknoloji olgusu araç olarak kullanılmaktadır. Ancak bu araç artık günümüzün bir amacı olan nesnenin özneye dönüşmesine de olanak sağlamaktadır. Özellikle günümüzün teknolojisi kendi gücünü artırmanın yanında, BİREYİN BİÇİMLENDİRİCİSİ ve İMAJ BELİRLEYİCİSİ haline de gelmiştir.

Tekniğin uzantısı teknoloji

TEKNOLOJİ kelimesi etimolojik olarak Yunanca ‘techner’ ve ‘logos’ kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur. ‘Techner’in karşılığı ‘YAPMAK’, ‘logos’un ise ‘BİLMEK’tir.
TEKNOLOJİ,
“bilginin, sanayideki işlemlerde sistematik olarak uygulamaya alınması” (2) anlamına gelir. Toplumsal olarak kabul görmüş ve ANLAM KAZANMIŞ BİLGİLER teknoloji olarak ifade edilmektedir.
Kısaca TEKNİK, Atabek’in belirttiği gibi, “bir şey elde etmenin bilgisidir”. Teknikten ortaya çıkan TEKNOLOJİ ise bu bilginin toplumsallaşması, toplumsal anlam bulması, özetle BİLGİNİN SOSYALLEŞMESİdir.

Özellikle DİJİTALLEŞME ile birlikte elektronik çağ yerini DİJİTAL ÇAĞA bırakmaktadır. Ancak dijital kavramı, bu çağı tam olarak kapsayamamaktadır. Elektronik ve dijital ortamlar yakınsama (bütünleşme) özelliğiyle birlikte bütünleşik bir yapı kazanmaktadır. Bu nedenle İÇİNDE BULUNULAN DÖNEM BİLİŞİM ÇAĞI olarak ifade edilebilir.

Akışkanlık ve sosyal medyanın doğuşu

Bireyler arası paylaşılan İLETİLERİN DİJİTALE DÖNÜŞMESİ ile dönüşmesiyle birlikte, zaman ve mekan sıkışması yerini akışkan zaman ve sanal mekanlara bırakmıştır. Akışkanlık iletişim ve en önemlisi SOSYALLEŞMENİN ANLAM DEĞİŞTİRMESİNE SEBEP olurken, bu ihtiyaçların yeni araçlarla yani SOSYAL MEDYA İLE KARŞILANMASI gerekmiştir. Y KUŞAĞInın yüzde 83’ünün akıllı telefonlarıyla uyuduğu gerçeği, bu kültürün en güzel göstergelerindendir.

Sosyal medyanın en belirgin özelliği, içerik yönetiminin kullanıcıya da geçmesidir. “İÇERİK KRALDIR” söyleminden yola çıkarak artık web 1.0’ın pasif kullanıcısı, günümüzün aktif içerik yöneticisi olmuştur. Web 2.0’la birlikte SOSYAL MEDYA; karşılıklı iletişim sürecinde okuyucunun içerik sağlayıcıya dönüştüğü ya da içerik okuyucusunun da içerik sağlayıcısı olduğu ortamdır. İÇERİK SAĞLAYICI OLMAK BİREYİN BİLGİNİN DE ÜRETİCİSİ OLMASINA NEDEN olmuştur. BİREY; teknolojiyi fütursuzca kullanmadan kaynaklanan “teknoloji obeziteliği”, “gelişmeleri kaçırma korkusu” (fear of missing out), sanal ilişki bağımlılığı, internet dürtüleri, bilgi fazlalığı, bilgisayar bağımlılığı gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.

Büyük veriden akıllı veriye geçiş

Okuyucunun İÇERİK SAĞLAYICISI olduğu ve KULLANICI DAVRANIŞININ İZLENEBİLDİĞİ sosyal medya beraberinde BÜYÜK VERİyi de getirmiştir.
BÜYÜK VERİ (big data) ise yerini zamanla AKILLI VERİye bırakmaktadır. Akıllı veriyle birlikte, ‘GERÇEK OLAN’ karbon ve kimyasalla ifade edilirken, ‘SANAL OLAN’ ise silikon ve dijitalle açıklanmaktadır. Gerçek ve sanalın iç içe geçtiği ortamda YAPAY ZEKA araçları gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
ROBOTLAR, yakın bir tarihte her türlü görevi üstlenecek özellikleri kazanacaktır. Teknolojik araçlardaki SESLİ ASİSTANLAR, bunun ilk göstergelerindendir. Bu asistanlar içinde Türkçe desteği bulunan SİRİ UYGULAMASIyla, yaşanan etkileşimli iletişim dikkat çekmeyi başarmıştır. Sorulan sorulara mantıklı yanıtlar vermeye çalışan SİRİ, aralarda şaşırıp “yoğun veri kümesi devrelerim ısındı” yanıtını verebilmektedir.

Dokunmatik toplum ve tüketim çılgınlığı

Dijital toplumların bir diğer özelliği de ‘DOKUNMATİK’ oluşlarıdır. Dokunmatik toplum, ekonomi temelli yaklaşımların bir ürünüdür. KAPİTALİST SİSTEM, üretim ve tüketim olgusunu TEKNOLOJİ üzerinden yürütmektedir. TEKNOLOJİK YENİLİKLER, üreten ve emekçinin kazandığını harcamasına olanak sağlamaktadır. Özellikle dokunmatik sistemle çalışan ürünler BU TÜKETİM ÇILGINLIĞInı beraberinde getirmektedir. İletişim pratiklerinin teknolojik bağımlılıklarıyla birlikte, MEDYA (iletişim ortamı) bireylerin fiziksel bir parçası olmayı başarmıştır.

Geçmişten günümüze medyanın dijital temelli dinamikleriyle dönüşmesi ‘YENİ MEDYA’ olarak ifade edilmektedir. Tablet ve mobil cihazlar için üretilen dokunmatik sistemlerle birlikte KULLANICILAR, yeni arayüzlere HIZLICA ADAPTE OLMAKTADIR. Ancak bu ARAYÜZLER tamamiyle dokunma üzerine tasarlanmıştır. Bireyin ekranla kurduğu bu ilişkide, arayüzler kadar özellikle tasarlanan UYGULAMALAR da önemli konumdadır. Bu teknoloji için üretilen uygulamalar kullanıcılara yeni alternatif özellikler sunmaktadır.

Bizim dokunmatik hapishanemiz

DOKUNMATİK TOPLUM, Foucault’un ‘HAPİSHANENİN DOĞUŞU’ çalışmasındaki yaklaşımla birebir benzeşmektedir.
Bu yaklaşımda;
hapishanede bulunan HERKES KONTROL EDİLMEKTE ve GÖZETLENMEKTEDİR. Ancak gözetleyen ve kontrol EDEN kesinlikle GÖRÜLMEMEKTEDİR.
İşte bu GÖRÜNMEME DURUMU, aynı şekilde dokunmatik toplumda da aynı şekilde gerçekleşmektedir. Kontrol mekanizması bulunmakta, HER TÜRLÜ veri ve kişi KONTROL EDİLMEKTE, ancak KİMSE bu kontrol sistemini bilmemekte ve görmemektedir.

Teknolojik ve eleştirel yaklaşımlar bizlere doğru ve yanlışı göstermeye çalışmaktadır. Bize göre geniş çaplı, dünya gözüyle ufacık bir oyun oynanmaktadır. Bu genişlik içinde oynanan oyundan haberdar olunmamaktadır. Bu oyunun şu anki adı KAPİTALİZMdir.
Kapitalizm, DÜNYAYI YÖNETMEKTE ve KONTROL ETMEKTEDİR. Kısaca bu yönetimi daha akılcı ve daha sağlam bir şekilde gerçekleştirebilmek için dönemsel olarak OYUNUN İÇİNE BİRBİRİNDEN FARKLI ya da birbirine yakın YENİ OYUNCAKLAR sunulmaktadır. Gerçek ve sanal arasındaki köprü olan YENİ MEDYADA kullanılan DOKUNMATİK SİSTEM oyuncakları bu sistemi ayakta tutmaya çalışmaktadır. Bu vesileyle oynanan oyunda ÜRETİLEN VERİLER yeni kültürü oluşturmakta ve bu kültür topluluğu ‘DOKUNMATİK TOPLUM’ olmaktadır.

DOKUNMATİK TOPLUM olgusu gücüne güç katarak yoluna devam etmektedir. Günümüzde İNTERNET kullanımının indiği yaş, hızla artan AKILLI TELEFON kullanıcı sayısı düşünüldüğünde GELECEĞİN daha da TEKNOLOJİ temelli bir ortamda gerçekleşeceği yadsınamaz bir gerçektir.
Dolayısıyla BİZLERİ GELECEKTE; görsel, dokunmatik ve kişisel temelli teknolojiler beklemektedir.
SONUÇTA, ya bu teknolojiye AYAK UYDURACAĞIZ ya da bu sistem içinde YOK OLACAĞIZ.▪️Medya ve güç ilişkisi

MEDYA; bireylerin düşüncelerini, hislerini ve hareketlerini bir biçimde şekillendirmekte ve etkilemektedir. Herbert Marcuse’un belirttiği gibi, HER ŞEY sadece BİR OYUNDAN oluşmaktadır. Aynı şekilde oyunu doğru kontrol edip medyaya içerik aktaranlar ise Herold Innis’in vurguladığı gibi İMPARATORLUKLARINI SÜRDÜREBİLMEKTEDİR. Bu bağlamda MEDYA ve İMPARATORLUK tam olarak birbiriyle ilişkili bir yapıda olmaktadır. Innis’e göre uygarlık tarihini yapan ve değiştiren iletişim teknolojisidir.
İLETİŞİM TEKNOLOJİSİ, her ne kadar ÖZGÜRLÜKÇÜ bir yapıya sahip olduğu belirtilse de aslında SANSÜRLÜ bir yapıyla işletilmektedir. İmparatorlukların iletişim teknolojileriyle türediğini ve bu araçları kontrol edenlerin ayrıca DÜNYAYA HÜKMEDEBİLECEĞİNİ vurgulayan Innis’e göre, İLETİŞİM ARAÇLARI ve TEKNOLOJİ birbirinden kesinlikle AYRILAMAZ.

DİJİTAL DÜNYA bir meta olarak PAZARLANMAKTADIR. “Dijital, yaşamı gerçek olandan daha iyi yapar” (Digital makes life better than the real) söylemi BİREYİN İÇİNDE YAŞADIĞI ORTAMI özetlemektedir. Dijital, TOPLUMA BENİMSETİLMEK istenmekte, kullanıcılar da dijitalin İYİ TARAFLARINI GÖREREK kullanmakta ve bu nedenle dijitalin DİĞER YÜZÜ GÖRÜNEMEMEKTEDİR. Benimseyip benimsememek BİREYE AİT OLMASI GEREKİRKEN, bunun tersine “ya kullan ya da bu diyardan git” söylemi DAYATILMAKTADIR. İnsan ve teknoloji arasında vazgeçilmez bir ilişki kurulmuştur. 2020 Yılında beklentiler 8 milyar insanın karşısında 30 milyar akıllı şey ve 40 zetabayt boyutunda BÜYÜK VERİ olacağı yönündedir. Bu durum da TEKNOLOJİ BAĞIMLISI BİR TOPLUM olgusunu pekiştirecektir. 2020 yılında da dünyada yaşayan her bir insanın, ortalama yedi adet, internete bağlı cihaza sahip olacağı öngörülmektedir. Nesnelerin birbirleriyle olan iletişimi, beraberinde AKILLI VERİyi ortaya çıkaracaktır.

Bireyler tek makineyle kontrol altına alınacak

Kelly’nin de belirttiği gibi KESİNTİSİZ ÇALIŞAN sadece TEK BİR MAKİNE vardır. Her şeyin bağlantılı olduğu makineyle birlikte DUYGULARIMIZ DA AKILLI VERİLERLE GÜNCELLENECEKTİR. Gelecekte akıllı, kişisel ve çevremizi hissedebilecek TEK MAKİNEYE HAZIRLIKLI OLMALIYIZ. Bilgi, ikna, karar ve onaylama süreciyle gerçekleşen yeniliklerin yayılması durumu sonrasında BİREYLER tek makineyle KONTROL ALTINA ALINACAKLARDIR. Kelly’ye göre insanlar makinelerin genişletilmiş duygularıdır. 2040 yılında makinenin (tek küresel makine) toplam işlem kapasitesi, bütün insanlığın işlem kapasitesini geçecektir. Bu noktada BÜYÜK VERİ olgusu yerini AKILLI VERİye bırakacaktır. Bireyler düşünen, karar veren makine ve uzantısı olan akıllı verilerle donatılacaktır.

Yazının başında değindiğim gibi; teknolojik iletilerle birlikte genişleyen İNSAN tekniyuma DÖNÜŞMEKTEDİR. Kültür, teknolojiler bağlamında yenilenmektedir. Artık İDEOLOJİLER ve ETKİLEŞİMLİ ORTAMLAR;
kontrol ediliyor ve BİREYLERE DAYATILIYOR. Kısaca tekniyum ideolojiktir. Anlık, zamansız ve sanal mekanlarla birlikte bireyler için ortaya çıkan ÖNEMLİ SORUN;
iletişim teknolojisinin hızlı gelişimi değil, iletişime dair TOPLUMSAL İLİŞKİLERİN sermaye tarafından SÖMÜRGELEŞTİRİLMESİDİR. Foucault’un da belirttiği gibi tekniyumla birlikte BİREYLER;
bilginin nesnesi olma yönünde hızlı adımlarla yol alacak ve bireyler için nesne-özne ilişkisi iç içe geçip sıradanlaşacaktır.

(1) Teknoloji yazarı Kevin Kelly’nin Türkçeye “TEKNİYUM” olarak kazandırılan kavramı, teknoloji ve doğa/yaşam arasında bir analojiden doğmuştur. Tekniyum artık dünyamızda doğa gibi büyük bir güçtür. Teknolojinin canlı bir meta organizmaya dönüşmesi tekniyum olarak açıklanabilir.

YORUM YAP